Panik kelimesi Yunan Mitolojisinde yalnız yaşayan, üzgün olduğu zaman bir mağaraya kapanan, rahatsız edildiğinde çığlık atarak korkutan bir tanrının ismi olan “pandan gelmektedir.
KLİNİK BULGULAR
Panik bozukluğun belirtileri bir yüzyıldan fazla süredir tanımlanmış olmasına karşın etkin tedavi otuz yıldır yapılabilmektedir.Panik bozukluk;kendiliğinden gelişen,başlayan tekrarlayan, hızlı ve kısa süren, beklenmeyen anksiyete atakları ile belirlidir.Atakların bedensel belirtileri yüzünden hastalar kalp krizi, inme ya da buna benzer olayların korkusunu yaşar.Zaman zaman hastalar, kontrollerini kaybedeceklerini ya da çıldırdıklarını düşünürler.Panik bozukluğu olan hasta;tipik olarak atak geleceği korkusu,atağa karşı endişe ve sonuç olaraksa davranışlarında değişiklikler sergiler.
Panik ataklar, hızlı başlangıcı olan şiddetli anksiyete belirtilerini içerir.Bu belirtiler 10 dakika içinde en yüksek düzeye ulaşır.Tipik belirtiler nefes almada güçlük,hızlı nefes alış veriş,çarpıntı,titreme,baş dönmesi,sıcak veya soğuk basması, göğüste rahatsızlık hissi,vücuduna veya çevreye yabancılaşmadır.En az dört belirtinin varlığında panik atak tanısı konur.
Panik atak kavramı DSM-IV`de şu belirtiler ile tanımlanmıştır;[Amerikan Psikiyatri Birliği 1994]
.Çarpıntı, kalp atımlarının duyumsama ya da kalp hızında artma olması
.Terleme
.Titreme ya da sarsılma
.Nefes darlığı ya da boğuluyor gibi olma duyumları
.Soluğun kesilmesi
.Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkıntı hissi
.Bulantı ya da karın ağrısı
.Baş dönmesi, sersemlik hissi, düşecekmiş ya da bayılacakmış gibi olma
.Derealizasyon ya da depersonalizasyon (kendine ya da çevreye yabancılaşma)
.Denetimini kaybedeceği ya da çıldıracağı korkusu
.Ölüm korkusu
.Paresteziler[uyuşma, karıncalanma duyumları]
.Üşüme, ürperme ya da ateş basmaları
Belirtiler genellikle otuz dakika içinde azalır ve en fazla bir saatte sonlanır.Panik atak deneyimi olan kişiler genellikle yardım ararlar ve sıklıkla acil servislere giderler.Bu belirtiler klinik olarak tanı koydurucu olmasına karşın, çoğu olguda başlangıçta tanı konamaz.Bu bir talihsizliktir; çünkü erken tanı ve tedavi panik bozukluğu genellikle önler.Doğru tedavi edilmeyen panik atak devam etme eğilimindedir.Doktora tekrarlayıcı gidişler [değişik uzmanlık dallarında] ve acil servise başvurular çok yaygındır. Eğer tanı konmamışsa ve tedavi başlamamışsa bozukluk genellikle ilerleyicidir.Hastalar geçmişte panik atak oluşmasına neden olan yerlerden; özellikle sinema,alışveriş yerleri,marketler, ibadethane gibi sosyal yerlerden kaçınırlar ve gitmek istemezler.Yoğun fobik(korkulu) kaçınma agorafobi olarak tanımlanır.
Agorafobi, panik bozukluğun gelişmesi ile yakından bağlantılıdır.Panik bozukluk, belirgin bir agorafobi olmadan da gelişebilir.Bununla birlikte; panik bozukluğu olan pek çok insan paniği uyaran özel durumları bilir ve bu durumlardan kaçınır.Pek çok hasta güvenli yerlerin[ev gibi] atak geçirmeyi engellediğini fark eder ya da atak anında yardımcı olabilecek güvenli insanları[ailesi,eş] keşfeder.Fobik kaçınma, beklenti anksiyetesi(kaygısı) tarafından yönlendirilir.
Beklenti anksiyetesi, hastanın kendisine bir panik atak gelebileceğini düşündüğü durumlarda oluşan anksiyetedir.Agorafobi, panik atak öyküsü olmadan çok nadir oluşur.Oluştuğu zaman sıklıkla sınırlı-belirtili atak olarak adlandırılan duruma eşlik eder[Bu bir panik benzeri ataktır, ancak panik atak ölçütlerinden 4 tanesini içermez].Tekrarlayıcı sınırlı-belitili atak,sıklıkla panik bozukluğu olan insanların çoğunda tam panik atağı karşılayan tablodur.
Genel Değerlendirmeler
A.Temel açıklayıcı kuramlar
Paniğin kökeni hakkında pek çok görüş olmasına karşın iki önemli çalışma vardır.Bunlar;biyolojik temelleri destekleyen güçlü kanıtlar taşımaktadır.Örneğin;bazı antidepresan ve antianksiyete ilaçlar atakları önleyebilir.Klein ve arkadaşları, panik atağın yanlış bir boğulma algısına cevap olarak geliştiğini öne sürmüşlerdir.Bunlar, aynı zamanda hastalığın bilişsel kuramını da destekler.Panik bozukluğu olan kişiler, aşırı duyarlılık ve fiziksel duyumları yanlış yorumlama gibi bilişsel özellikler ortaya koyarlar.Bilişsel kuram, orta derecedeki bedensel belirtilerin tehlike olarak algılandığını söylemektedir.Bilişsel-
B.Yaygınlığı
Panik bozukluk , nüfusun % 1-3 ünde görülür ve kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha fazladır.Sadece panik atak veya sınırlı belirti atakları gibi panikle ilişkili durumlar daha yaygındır.Panik bozukluk hayatın akışı içinde herhangi bir zamanda gelişebilir.Ancak ortalama başlangıç yaşı yirmili yaşların ortalarıdır.Çocuklardaki panik bozukluk, iletişim bozukluğu veya okuldan kaçınma olarak yanlış değerlendirilip yanlış tanı konabilir.Panik bozukluğu olan çocuklar, sıklıkla okul sorunları ve kaçınma davranışı ile belirti verir.Panik bozukluk çocukluk çağında alevlenebilir, ergenlikte bulgular hafifleyebilir;ileri dönemlerde ise tekrar ortaya çıkabilir.
Ayırıcı tanı
Panik bozukluk ve agorafobi diğer ruhsal hastalıklar ile benzer bulguları taşırlar.OKB, özgül ve sosyal fobiler,travma sonrası stres bozukluğu, majör depresyon, psikotik bozukluklar ve bazı kişilik bozuklukları[çekingen, paranoid,bağımlı,şizoid] sosyal kaçınma bulgusunu taşıyan patolojilerdir.Bu bozukluklar buna rağmen panik atak bulgularını göstermezler.
TEDAVİ
A.İlaçla Tedavi: Hem panik bozukluğunda,hem de depresyonda beyin serotonorjik iletiminde anormallikler olduğu bilinmektedir.Monoamino oksidaz [MAO) inhibitörleri, trisiklik antidepresanlar [TSA] ve serotonin geri alım inhibitörleri( SSRI)`lar beyin serotonorjik iletisini artırmak gibi ortak özelliğe sahiptir.Panik bozukluğu depresyonla yüksek bir birliktelik oranı göstermektedir.Panik hastalarının yaklaşık % 70`i majör depresyon da geçirmektedir.Bu nedenle antidepresan ilaçlar tedavide öncelikli olarak tercih edilmektedir.
B.Psikoterapi:Panik bozukluğun tedavisinde çeşitli terapiler denenmiştir.Panik bozukluğun tedavisinde bilişsel-davranışçı terapinin etkinliği desteklenmektedir.Bu yaklaşım, hastaların kendilerine özgü düşünceleri ile tecrübe ettikleri anksiyete arasındaki ilişkiyi tanımalarını sağlar.Bu düşünceler dışsal ya da çoğunlukla içsel olan yanlış yorumlamaları ve tehdit edici olan işaretleri içerirler.Örneğin; hafif bir soluksuz kalma,hafif bir titreme veya kalp atışında küçük bir artış, korkunç fiziksel bir olayın [kalp krizi gibi] göstergesi olarak yanlış yorumlanabilir.Başarılı bir tedavi, hastanın anksiyetesi ile özgül içsel ve dışsal belirtilerin arasındaki gerçek ilişkiyi fark etmesine ve bu belirtileri doğru bir şekilde zararsız olarak yorumlamasına yardımcı olur.
Ayrıntılı bir bilişsel-davranışçı terapi, tedavinin bir parçası olarak içsel duyumlarla yüzleşmeyi [interoceptive exposure] içerir.Bu yöntem, çoğunlukla yanlış yorumlanan belirtilerin tetiklenmesinde fiziksel duyumların deneysel becerilerini kullanır.Yüzleştirme teknikleri, anksiyeteyi uyaran fiziksel işaretleri oluşturmak amacıyla bir yerde gezinmeyi, hızlı nefes alış veriş ve çok miktarda kafein almayı içerir.Bu teknik, terapistin hastadaki olumsuz kavramaları ortaya çıkarmasına ve doğru bir şekilde yorumlatmasına yardımcı olur.Panik bozukluğun bilişsel-davranışçı terapisinin son bölümünü, hastaların aşama aşama ve sistematik bir şekilde kendi anksiyetesini tetikleyerek, bu durumlarla yüzleşerek duyarsızlaşması oluşturur.
HASTA VE AİLEYE DANIŞMANLIK:
Hastanın hastalığı hakkında bilgilendirilmesi panik bozukluğu tedavisinin ayrılmaz bir parçasıdır.Hastaya “fiziksel birşeyin yok” ya da yalnızca “sorunun psikolojik” demek yeterli olmamaktadır.Hatalar, böylesi şiddetli bedensel belirtilerin ancak ciddi, hatta ölümcül bir bedensel hastalık tarafından oluşturulabileceğine inanmaya yatkınlık göstermektedir.Dolayısıyla hastaya “hasta” olduğu, bu hastalığın biyolojik bir temeli [spontan panik atakları] olduğu, bu temel üzerine psikolojik düzeneklerle [bilişler] beklenti anksiyetesi ve agorafobinin eklendiği belirtilmelidir.Aileye, panik atağının ve diğer belirtilerin zararsız doğada oldukları, endişelenmemeleri gerektiği ve panik atağı sırasında hastayı yatıştırıcı davranışlar sergilemeleri anlatılmalıdır.Ailenin yapabileceği en önemli katkı, hastaya tedavi önerilerine uyması konusunda cesaretlendirici ve yardım edici bir tarzda yaklaşmak olacaktır
GİDİŞ ve SONLANIM
Panik bozukluğun uzun dönemdeki gidiş ve sonlanımı, her ne kadar belirgin bir orandaki hastada şartlara bağlı olarak yetersiz kalınsa da iyidir.Hastaların % 40`ında majör depresyon gözlenir.Hem depresyonun hem de panik belirtilerinin antidepresan ilaçlara yanıt vermesine rağmen, birliktelik gösteren depresyon panik bozukluğunu kötüleştirir ve intihar girişimini arttırır. Gecikmiş tedavi bu riski katlar.Madde kötüye kullanımı, artan bir sıklıkla gözlenir.
Yararlanılan kaynaklar: Current Psikiyatri Tanı ve Tedavi Kitabı Çeviri Editörleri: Sunar Birsöz, Taha Karaman
Anksiyete Bozukluklarında Son Gelişmeler Kitabı,Editör; Prof.Dr. Nesrin Dilbaz
Anksiyete Bozuklukları, Prof.Dr. Raşit Tükel