Şizofreninin ilaçla tedavisinde çağdaş yaklaşım aşağıdaki ilkeleri benimsemektedir:
.Sürekli ilaç kullanmak çok farklı hastalıklar için de geçerlidir.
.Düzelme en az “cure” kadar değerlidir.
.Yıkım engellenebilir/geciktirilebilir.
.Yetiyitimi engellenebilir/geciktirilebilir.
.Yaşam kalitesi artırabilmelidir.
.İşlevsellik artırabilmelidir.
.Hasta ne kadar toplum içindeyse tedavi o kadar başarılıdır.
İyileşen hastaların bize öğrettiği şifa kavramı
Şizofreni tedavisinde klinisyen hekimin iyileşme ölçütleriyle hastaların iyileşmeden anladıkları arasında büyük farklılıklar olduğu gözlenmektedir.Özellikle iyileşmiş hastalarla yapılan çalışmalar hekimin iyileşme kavramıyla hastanınkinin farklı olduğunu göstermektedir.
Biz klinisyenler daha çok iyileşmeyen ve sık başvuran hastaların özelliklerini biliyoruz.Bu durum hastalığın doğasında olmayan bir çok özelliğin sanki hastalığın bir parçasıymış gibi değerlendirilmeye başlanmasına yol açmaktadır.Şizofreni hastalarının hemen çoğunda gözlemlenebilen “avolüsyon” ve ilişkili “geri çekilme” bu duruma çok iyi iki örnektir.Avolüsyon, amaca yönelik etkinlikleri başlatamama ve sürdürememe halidir.Hasta oturduğu yerden saatlerce kalkmaz,herhangi bir etkinliğe aklından geçse ve istese de başlayamaz.İş yapmaya,toplumsal etkinliklere katılmaya,kısaca hayatın içinde olmaya karşı ilgisizdir.Avolüsyon ve geri çekilme temelde hastalığa ait olmayan bazı faktörlerden de etkilenmektedir.Bu süreçte klasik antipsikotiklerin olumsuz etkilerinin yanı sıra hastanın kimliğinin giderek psikiyatrik hasta rolü etrafında organize olması da büyük rol oynar.
İyileşme bir süreklilik içinde tanımlanmakta ve tıbbi,rehabilitasyon ve güçlendirme modeli adlı üç model önerilmektedir.Tıbbi model ruhsal hastalığı fiziksel bir hastalık olarak görür ve iyileşmeyi bireyin sağlık durumunun eski haline dönmesi olarak tanımlar.Bu model sıklıkla şizofreni ve diğer ağır psikiyatrik hastalıkların seyir ve sonlanım çalışmalarında kullanılmaktadır.Belirti örüntüsü,hastaneye yatış,ilaç kullanımı ve işlevsellik gibi değişkenler bu modelin temelini oluşturur.Çoğu hasta iyileşme ölçütü olarak bu modelin değişkenlerini kabul etmemektedir.Hastalar tedavi olmanın iyileşme anlamına gelmediğini düşünmektedirler.Hastaların böylesi düşünmeleri,kendilerini daha önce oldukları gibi hissetmemelerinden,hala ilaç ya da diğer türlü tedaviler kullanmaya devam etmelerinden,ruhsal hastalığı olan bir kişinin iyileşme olasılığının bulunduğuna inanmamalarından kaynaklandığı düşünülmektedir.
Rehabilitasyon modeli hastalık iyileşmeyen bir hastalık olsa da rehabilitasyon hizmetleri ile kişinin önceki hayatına benzer bir duruma ulaştırılabileceği düşüncesine dayanmaktadır.Bu modele göre hasta her zaman engelli kalacaksa da hastalığın kısıtlılıkları ile yaşamayı öğrenebilir.
Güçlendirme modeli ruhsal hastalığı saf biyolojik bir temele bağlamaz. Kişiyi etkisi altına alan ağır stres faktörlerinin yarattığı emosyonel bir zorlanma işareti olarak görür.Anlayış,iyimserlik ve güçlendirme ile kişi ruhsal hastalıkla etiketlenmeden önceki sosyal rolüne dönebilir diye düşünür.Bu modelin fanatikleri tıbbi tedavi gerekliliği reddetmektedir.
Hastaların iyileşmeden anladıkları şeyin rehabilitasyon modeli ile güçlendirme modeli arasında bir yerlerde olduğu gözlenmektedir.Burada önemsenen değişkenler önceki hale geri dönüş,beklenen rollere geri dönüş ve belirtilerin ortadan kalkması olarak değerlendirilmektedir.
Hastaların iyileşmeden anladıkları bu özellikler “psikolojik” iyileşme olarak tanımlanmaktadır.Bu iyileşme ruhsal hastalığın belirtileri az ya da çok sürerken de ulaşılabilen ya da hissedilen bir durumdur.Geliştirilen bu modelde iyileşmenin iki psikolojik boyutu üzerinde durulmaktadır.Bu boyutlar,iyileşmeyle bileşen süreçler ve iyileşmenin evreleridir.Dört bileşen süreç ortaya çıkmıştır
Umut bulma,
Kimliğin yeniden tanımlanması,
Yaşamı anlamlı bulma,
İyileşmenin sorumluluğunu alma.
İyileşme ise beş evre olarak yaşantılanmaktadır:
1.Moratoryum:İnkar,karmaşa,umutsuzluk,kimlik karmaşası ve kendilik koruyucu geri çekilme ile karakterize evredir.
2.Farkındalık:Kişi daha iyi bir yaşama dair ilk umut ışığını yakalar ve iyileşme olası hale gelir.Bu ışığın kaynağı içsel bir olay olabilir ya da klinisyen,kişinin yaşamındaki önemli biri ya da rol modeli tarafından verilebilir.Bu “hasta kişi” den daha farklı,iyileşme kapasitesine sahip bir kendiliğin mümkün olduğu farkındalığını içerir.
3.Hazırlık:Kişi iyileşme üzerine çalışmaya başlar.Bu evre sağlam kendiliği,birinin değerleri,güçlülük ve zayıflık durumlarını yeniden gözden geçirmeyi içerir.Bununla birlikte ruhsal hastalık ve sağlanabilen hizmetler,iyileşme becerileri,gruba dahil olma ve yaşıtları ile iletişim kurma hakkında bilgi edinme de bu evreye dahil olan konulardır.
4.Yeniden kurma/inşa etme:Bu evrede iyileşme için zorlu uğraş yer alır.Kişi olumlu bir kimlik oluşturmak için çalışır.Kişisel olarak değerli hedefleri oluşturma ve onlara yönelik çalışma ile birlikte eski değer ve hedeflerin yeniden değerlendirilmesini içerir.Hastalıkla mücadelenin sorumluluğunu ve kişinin hayatının kontrolünü alma için çalışmasını içerir.Yine risk alma,yolunda gitmeyen işlerin acısını çekme ve yeniden deneme durumu ile karşılaşma da bu evrede yer alır.
5.Gelişme:İyileşmenin bu son evresi,iyileşme sürecinin sonucu olarak düşünülebilir.Kişi semptomlardan bütünüyle kurtulmamış olabilir ancak hastalıkla nasıl baş edeceğini ve iyi kalacağını bilir.Başarısızlıklar karşısında esnektir ve kaderi kendini bunların içinden çekebilme ve olumlu bakışını sürdürebilme yeteneğine bağlıdır.Dolu ve anlamlı bir hayat sürer ve geleceğe doğru bakabilir.Onu geçmişteki durumundan daha iyi biri haline getirecek olumlu kendilik algısı,olumlu duygular ve deneyimlere sahiptir.
Bu çalışmalar şizofreni hastalarının umut etmeyi,yaşamı anlamlı bulmayı,kimliklerini yeniden tanımlamayı istediklerini ve bu verildiğinde iyileşmenin sorumluluğunu da alabileceklerini düşündürmektedir.