Psikiyatri çalışanları ve davranış bilimciler temel olarak değişim ile ilgilidirler ve gelişimsel psikoloji, yaşam boyunca süren sistematik değişimlerin yapısının, işlevinin ve sürecinin bilimsel çalışmasıdır.Sadece mevcut hastalık belirtilerinin anlık görünümlerini ve aralarındaki benzerlik ele almakla yetinmez; onların geçmişteki özellikleri, güncel anlamları ve uzun-dönem seyirleri konusunda da araştırma yaparlar.
Gelişimsel psikoloji türlere özgü sistematik değişim biçimleri ve türlerin genel eğilimleri ile ilgilidir.Diğer yandan gelişmesini hızla sürdürmekte olan gelişimsel psikopatoloji bireysel farklılıkları ele alır ve çocukluk çağı bozukluklarını anlamamızda önemli katkılar sağlar.
Gelişimsel psikopatolojinin iskeletini oluşturma çabası psikiyatrik hastalıkların önbelirtilerini, nedenlerini, gelişimlerini, seyirlerini,sonuçlarını ve çevresel faktörlerle etkileşimlerini ortaya koyma girişimidir; hedef ise tedavinin ve hastalığı önlemenin etkin yöntemlerini bulabilmektir.Bu çaba psikobiyoloji,nöral bilimler,bilişsel psikoloji,sosyal psikoloji gibi çok farklı disiplinlerden gelecek bilgi birikiminin harmanlanması ve nöronal bağlantılar, psikofizyolojik yanıtlar, zihinsel simgeler, motor davranışlar ve kişilik yapılarının analizi ile şekillenir.Gelişimsel psikoloji ve gelişimsel psikopatoloji arasındaki ilişki karşılıklı etkileşim içindedir.Normal gelişimin incelenmesi sapmaların anlaşılmasına olanak sağlayabilir ve psikopatoloji alanındaki çalışmalar bizi normal gelişim konusunda bilgilendirebilir.
Gelişime uyum kavramı hastalıkların sıklığı ve ortaya çıkışı konusunda birtakım soruları da beraberinde getirir.
İnsanoğlu nöral,fizyolojik,hormonal,duygusal,bilgi-işlemsel,ruhsal,davranışsal ve sosyal alt-sistemlerin uyumlu bir bileşimidir.
Gelişimsel uyuma ilişkin sorular.
Nasıl ve niçin risk grubundaki bazı kişiler psikolojik hastalık geliştirirken diğerleri geliştirmez?
İnsanoğlunun kapasite ve sınırlılıkları çeşitli yaşam dönemlerinde onu hastalıklara ne şekilde yatkın kılar?[örneğin, gençlik döneminde kadınlar depresyon için niçin göreceli olarak daha yüksek risk altındadırlar?]
Çeşitli hastalıklar gelişimsel olarak nasıl bir ilişki içindedir?[örneğin,antisosyal kişilik bozukluğuna öncülük eden davranım bozukluğuna karşı gelme bozukluğu ne şekilde öncülük etmektedir?]
Normal ile anormal arasında doğal sınırlar nerededir?
Hassas dönemler varmıdır?,Eğer var ise, niçin hassastırlar?[Örneğin, yaşamın erken dönemlerinde kandaki yüksek kurşun düzeyi niçin daha fazla zarar vericidir?]
Tedavi başarısı için çok etkenli nedensellik kavramı ne ifade etmektedir?
Yenidoğanın davranışları özgülleşmiş değildir.Ancak gelişim sürecinde yenidoğan işlevselliği gittikçe artan çeşitlilik ve azalan stereotipi sergiler.
Gelişimin her dönemi çevresel zorlantılardan [örn;artık süt vermek istemeyen bir anne] ve içsel etkilerden [örn;kendini kontrol edebilme yeteneğinin farkına varılması] kaynaklanan uyum çabaları ile karakterizedir.Değişim ve uyum arzusu insanlığın beliryeci niteliği olup, bu uğurdaki mücadele bireyi gelişime yönlendiren temel güçlerdendir.Bu nedenle gelişim, organizmanın homeostazisinde yeni karşılaşılan zorluklarla meydana getirilen kesintiler,bunu izleyen uyum ve bir sonraki engele kadar yaşanan denge hali olarak tanımlanabilir.Uyum yapabilen bir çocuk bir engeli aşarken içsel ve dışsal yeterliliklerini kullanır.Başarılı uyum sözünden güncel sorunlar karşısında davranışsal ve biyolojik sistemlerin en uygun koşullarda organizasyonu anlaşılır.
Artık çevresinden her istediğinde besin alamayan bir bebeği düşünün[örn; anne bebeğini artık düzenli aralıklarla beslemek durumunda kalmış olabilir.]Bebek önceleri hoşnutsuzluğunu ve gereksinimlerini huysuzluk nöbetleri ile ifade edecektir;ancak bu huysuzluklar,tutturmalar bebek isteklerinin en uygun şekilde nasıl karşılanacağını öğrenmeye başladıkça sözel iletişime doğru gelişim sergiler.Bu nedenle çevresel engeller ve içsel dürtüler [örn; huysuzluknöbetleri,öfke patlamaları] dil gelişiminin basamakları olarak değerlendirilebilir.